RİSE
OF TOMB
RAIDER OYUN
İNCELEMESİ
Yazan
Çağlar Avcıl Dizayn Ali Hatay
alihatay@gmx.net
Merlinin Kazanı
Ailenizin mezar avcısı geri döndü...
Çocukluğumuzun aşkı Lara Croft 2012 yılında yenilenerek değişime
uğramıştı ve yeni konsepti, yeni oynanışıyla raflardaki yerini almıştı.
Özellikle hikaye anlatımı ve oynanış mekanikleri konusunda oldukça
beğenilen oyun bir çok kişiden geçer puan almıştı. 2015 yılında sadece
Xbox konsollarına gelecek olan devam oyunu Rise of the Tomb Raider bir
çok kişinin tepkisini alsa da merak uyandıran hikayesi ve görselliği ile
bir çok kişiyi heyecanlandırmayı başarmıştı. PC ve PS4 için ileri tarih
(gerçi daha verilmedi ama) verilen oyunu biz de yeni platformu Xbox
One’da inceledik ve itiraf edelim -etkilendik.
Öncelikle oyunun konusundan bahsetmek gerekirse, Lara'nın ünlü bir
arkeolog olan babası, geçmişte yıllarını verdiği ve saplantılı olduğu
bir keşif sonucunda tüm saygınlığını hatta sonunda yaşamını da
yitirmiştir. Eve döndükten sonra babasının araştırmalarına gömülen Lara,
yaptığı araştırmalar sonucunda hem babasının başladığı işi bitirmek hem
de ölümünün ardında yatan gerçekleri su yüzüne çıkarmak için Suriye'ye
doğru yola çıkar. Orada bulduğu ipuçları onu Sibirya'nın soğuk
tepelerine götürecek ve yeni serüveni başlayacaktır. Tabi sizinle aynı
gizemin peşine düşen düşmanlarınızı da hesaba katarsak bu macera Lara
için hayatta kalma savaşına dönüşecektir.
Evet, Rise of the Tomb Raider bizi bu sefer Sibirya'nın karlı
tepelerinde hayatta kalmaya zorluyor. Öncelikle şunu belirmekte fayda
var; oyunun yayımcılığı üstlenen ve Xbox platformunda özel olarak
ağırlayan Microsoft, Tomb Raider'a gerçekten 1. Parti oyun gibi
davranmış. Bunu maceraya başladığınız ilk anlardaki yüksek sinematografi
ve inanılmaz görsellik ile anında hissediyorsunuz. Buzulların
yansımalarından, katedrallerin büyüleyici görselliğine, hatta
zindanların ve mezarların armosferine kadar inanılmaz bir emek
harcanmış. Grafikler ve sesler belki de Xbox One konsolunda gördüğümüzün
en iyisi.
Bunun yanı sıra Lara Croft'a sesiyle can veren Camillia Luddington da
birkez daha oldukça başalrılı bir iş çıkarmış. Tabii yan karakterlerdeki
kıtlık ve ilginçsizlik bu oyunda da devam ediyor. Yan karakterler yine
zayıf kalmış ve nedense birini bile önemseyecek bir sebebiniz
bulunmuyor. Keza oyunun baş kötüsünün de akılda kalıcı bir performansı
yada kişiliği mevcut değil. Oyunun ilerleyen bölümlerinde Sibirya'nın
yerel halkıyla tanışıyoruz ama onlar da ne yazık ki herhangi bir
karakteristik yada yerel özelliğe sahip değiller.
Biz de oyunu yeni platformu Xbox One’da inceledik ve itiraf edelim
-etkilendik.
Ancak Tomb Raider bu konudaki eksiklerini tatmin edici oynanışı ve
hikaye anlatımıyla kapatıyor. Oyun hikayesi ve oynanışı aynı önceki
oyunda olduğu gibi lineer bir biçimde ilerlese de sizi bölüm aralarında
bir sandbox ın içine koyuyor ve ister hikayeyi takip etmeyi isterseniz
de etrafı keşfetmeyi size bırakıyor. Oyun bir açık dünyaya sahip değil
ancak önceki oyunda olduğu gibi irili ufaklı birçok bölgeden oluşuyor.
Bu birbirinden farklı ama aynı coğrafyada yer alan alanlarda
yapabileceğiniz bir çok yan aktivite bulunuyor. İsterseniz yerel halktan
yan görevler alabilir, isterseniz toplanabilir hazinelerin peşine
düşebilir, isterseniz ekipmanınızı geliştirmek için çevredeki hayvanları
avlayabilir, isterseniz de opsiyonel mezarları keşfedebilirsiniz. Önceki
oyundaki isteğe bağlı mezar bulmacaları da fazlasıyla bu oyunda geri
dönmüş. Farklı platform bulmacalarından oluşan bu mezarlar keşfetmesi
eğlenceli ve yeteneklerinizi zorlayacak cinsten. Ayrıca her bir mezarı
tamamladığınızda da hem tecrübe hem de yeni bir yetenek veya silah
parçası elde ediyorsunuz.
Silah parçalarından bahsetmişken, önceki oyunda yer alan silahlarınızın
hemen hemen aynıları bu oyunda da geri dönmüş durumda. Düşmanlarınıza
karşı kullanabileceğiniz bir adet yayınız, iki otomatik tüfeğiniz,
tabancalarınız ve pompalı tüfeğiniz mevcut. Evet hepsi bu kadar. Aynı
zamanda her silahın alternatif atış modu ve mermi tipi bulunuyor.
Örneğin yayınıza takabileceğiniz zehirli, patlayıcı ve yanıcı oklar
üretebilirken pompalı tüfeğinizde şarapnel saçan mermiler de
kullanabiliyorsunuz. Silah ve ekipman çeşitliliği oldukça az ve önceki
oyuna nazaran hemen hemen pek bir yenilik yok. Gerçi oyundaki çatışmalar
tatmin edici ve eğlenceli alan savaşlarından oluşuyor. Düşman çeşitleri
ise az ama çatışmalar akıcı olduğu ve düşman sizi zorladığı için fazla
göze batmıyor. Ayrıca silahlarınızın yanı sıra çevrede bulduğunuz
eşyaları da düşmanınıza karşı kullanabilirsiniz.
Oyundaki bu açık sandbox alanlarında kendine özgü bir eko sistem
bulunuyor.
Eski bomba sistemi yerine artık etrafta bulduğunuz ve aktif olarak
hazırladığınız ekipmanlar gelmiş. Yani bir şişe mi buldunuz? Bunu ister
düşmanların ilgisini çekmek yada molotof kokteyliye çevirmek için
kullanabilirsiniz. Aynı şekilde teneke kutular el bombasına, cam şişeler
ise gaz bombasına dönüştürülebiliyor.
Tabi düşmanların dikkatini çekmek demişken gizlilik bu oyunda biraz daha
ön plana çıkmış. Lara artık suyun altından düşmanı suya çekerek de
bulunduğu platformlardan üstüne atlayarak da düşmanlarını tek seferde
etkisiz hale getirebiliyor. Ayrıca okunuzu ve bıçağınızı kullanarak da
hem yakından hem de uzaktan diğer düşmanların dikkatini çekmeden teker
teker öldürebilirsiniz. Tabi burada bir sorun var: Çatışma halinde
köşeden köşeye koşup sizi sıkıştıran ve çapraz ateşle sizi zor anlar
yaşatan yapay zeka neyazık ki iş gizliliğe geldiğinde açık ara
mallaşıyor. Düşmanların yanlarında dolaşsanız dibine kadar da girseniz
nedense sizi farkedip kolay kolay tepki veremiyorlar.
Nereye bakıyorsun Lara? Ne oluyor orada?
Peki Lara bu kadar yetenekli mi? Kızımız birçok dil bildiği gibi hayatta
kalmasını sağlayacak ve düşmanları ile baş etmesini sağlayacak bir çok
yeteneğe sahip. Oyunda yine tecrübe bazlı bir karakter geliştirme
seçeneği bulunuyor. Lara siz seviye atladıkça “Brawler”, “Hunter”,
“Survivor” Adlı üçe ayrılmış yetenek ağacından özellikler kazanarak
kendini geliştirebiliyor. Bu yetenekler ise doğayı pasif özelliklerin
yanı sıra yeni saldırı veya eşya hazırlama yetenekleri edinmenizi
sağlıyor.
Eşya yapma sistemi de oyunun menüleri de oldukça basit bir arayüze
sahip. Tek yapmanız gereken bir kamp ateşi bulup oraya çömelerek yetenek
ağacınıza ve eşyalarınıza erişmek. Bu menüden silahlarınızı da
değiştirebiliyor ve yeni eklentiler ekleyebiliyorsunuz. Eşya üretme
konusunda oyun size yeni seçenekler sunuyor. Artık Sibirya’nın
ormanlarındasınız ve hayatta kalmak için düşmanlarınız kadar doğa ile
savaşmalı, bulduğunuz eşyalardan kendinize ekipmanlar ve yeni silahlar
parçaları üretmelisiniz. Oyundaki bu açık sandbox alanlarında kendine
özgü bir eko sistem bulunuyor. Kuşlardan tavşanlara, geyiklere, yaban
domuzlarına hatta ayılara kadar avlayıp yüzdüğünüz derilerinden kendi
envanterinizi geliştirebiliyorsunuz. Aynı zamanda odun, kağıt, yağ,
mantar ve magnezyum gibi kaynaklarla da silahlarınıza özel mermi yada
bomba üretebilirsiniz.
Bazı materyaller etraftan kolayca elde edildiği gibi bazıları için de
keşiflerde bulunmalı ve belirli hayvanları avlanmanız gerekiyor. Neyse
ki etrafta keşfedilecek oldukça fazla mağara, mezar ve zindan bulunuyor.
Sadece keşfettiğiniz iç mekanlar değil oyunun tüm haritalarında
inanılmaz bir çeşitlilik ve detay zenginliği mevcut. Önceki oyunda yine
belirli bir alanda bulunmamıza rağmen sanki mekanlar kendini bir süre
sonra tekrar ediyor hissi uyandırıyordu. Rise of the Tomb Raider’da ise
bulunduğunuz haritalar tek bir coğrafyada bulunmanıza rağmen oldukça
çeşitli ve sizi hiçbir zaman sıkmıyor. Karlı tepelerden, ormanlara,
köylere, terkedilmiş sovyet üslerine, madenlere kadar inanılmaz bir
çeşitlilik mevcut. Aynı zamanda bütünlük hissini de koparmıyor ve
kendinizi hep Sibirya’daymış gibi hissediyorsunuz.
Her şeyi doğru oynadığını bilen Crystal Dynamics bu sefer formüle çok
fazla dokunmak istememiş.
Rise of the Tomb Raider hikaye odaklı bir oyun. Oyunun hikayesi sizi
alıp götürdüğü gibi istediğiniz yerlerde de dinlenme ve etrafınızı
keşfetme seçenekleri sunuyor. Oyunculuk ve sinematikler bu kadar
güzelken ne yazık ki hikaye önceki oyunun sanki farklı bir varyasyonu
gibi hissettiriyor. “Reboot” edilen serinin ikinci oyunu ne yazık ki
bize çok da ilginç karakterlerle tanıştırmadığı gibi Tomb Raider
evrenini de anlamlı bir biçimde genişletemiyor.
Ayrıca şunu da not edelim; oyun oynanış süresi olarak sizi oldukça
tatmin edecek durumda. Sahip olduğu mekan çeşitliği, olay döngüsü ve
karakter gelişimiyle oldukça dolgun bir süreye sahip. Eğer oyunu
bitirdikten sonra tadı damağınızda kaldıysa Sibirya’daki keşfetmediğiniz
alanlara geri dönüp, mezarlara veya yan görevlere göz atabilirsiniz. Eh
bu da kesmediyse oyundaki bölümleri tekrardan faklı zorluk seviyelerinde
ve “challange” modlarında oynayabileceğiniz “Expeditions” kısmı mevcut.
Ayrıca oyunda yaptığınız tüm güzel hareketlerden bir para birimi
kazanıyorsunuz ve bu paralarla oyun sonunda bazı paketler satın
alabiliyorsunuz. Bu paketlerin içinden ise yeni kozmetik eşyalar,
giysiler ve oyunda kullanabileceğiniz komik eklentiler bulunuyor.
Örneğin bana çıkan bir pakette Lara’nın veya düşmanların kafasını Balon
gibi büyüten bir karta sahip oldum ve oyunu bir de böyle denemek
istedim. Gerçekten oyuna ilginç ve komik bir özellik katmış diyebilirim.
Mezar avcılığı oyunun en sağlam yanlarından biri.
Oynanış, özgürlük, platform öğeleri bakımından önceki oyunda her şeyi
doğru oynadığını bilen Crystal Dynamics bu sefer formüle çok fazla
dokunmak istememiş. Çalışıyorsa bozmayalım anlayışıyla elindeki formülü
görsel ve içerik bakımından sadece zenginleştirmekle yetinmiş. Evet,
Rise of the Tomb Raider muhteşem görünüyor, tatmin edici içeriğe sahip
ve özlediğimiz aksiyon ve platform öğelerine fazlasıyla tekrardan
önümüze sunuyor. Oyun seride bir sıçrama yapmıyor ama size oldukça
eğlenceli ve dolu dolu anlar yaşatacağı kesin.
|